Dünden Çıkardığım Dersler

Aslında sizleri çok da yakından ilgilendirmeyen ama sonuçları itibariyle önemsediğim ve tüm toplumu ilgilendirdiğini düşündüğüm izlenimlerimi paylaşmak istedim. Yazıyı yazma amacım, içimi dökmekten ziyade bizi kuşatmış olan bir tehlikeye dikkat çekmek!..

Sahne şöyle; 934 adet konuttan oluşan bir yerleşim yerinde bloklardan sorumlu olarak seçilmiş 58 temsilcinin (eski deyimle apartman yöneticisinin) eski döneme ait hesap ve icraatları ibra ve yeni döneme ait işletme projesi ve icraatları planlama ve onaylama toplantısı.  Yani kısaca 934 hanenin Temsilciler Kurulu toplantısı. Toplantı da iki karşıt görüş temsil ediliyor. Bunlardan birincisi ibrası yapılması beklenen yönetim ve denetim kurulu tarafından savunulan ve savunulurken de her türlü yönetim imkanlarından ve bütçesinden yararlanılan. Diğeri ise mevcut denetim ve yönetim kurullarının yönetim planı uyarınca yanlış icraatlarını eleştiren grup tarafından savunulan ve sadece kişisel imkanlar seviyesinde propaganda edilen. Detaya girmeden özetle, ibrası beklenen yönetime bir önceki temsilciler kurulunda harcama yetkisi olarak yaklaşık 1,5 milyon TL’lik bir bütçe verilmiş. Verilen bütçe o veya bu gerekçelerle de 1 milyon TL’cik kadar aşılmış. Yani yaklaşık olarak % 70 civarında bir artış… Enteresan olan kısım ise Yönetim planında bu konuda açıkça madde var ve diyor ki; “ herhangi bir sebeple bütçeniz yetmeyecekse Temsilciler Kurulunu olağan üstü topla ve harcama yetkisi al.” Bu nedense yapılmamış!.. Bu arada yine aynı yönetim planı diyor ki; “ 10.000 TL üzerindeki her alışveriş ihale usulü yapılmalı.” Bu konuda da usulsüz alımlar söz konusu. Bu iddialar belgelerle ispatlanmış ve konu uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle de kat maliklerinden 5’i tarafından Savcılığa bildirilerek tahkikat talebinde bulunulmuş. Yargı süreci devam ediyor.

Ne olur buraya kadar sabrınızı zorladımsa özrümü kabul edin ve okumaya devam edin…

Aslında beklenen nedir? Temsilciler kurulunda konunun tüm ayrıntıları ile ele alınması, sorular sorulması, yönetimin bu harcamaları hangi gerekçe ile ve hangi yetki çerçevesinde yaptığının anlaşılması ve bırakınız savcılığı, ortaya atılanlar yalnızca iddia bile olsa ortaya belgesi ile sunulan bu konulara 934 kişi menfaatini temsilen gereken ilgi ve hassasiyetin gösterilmesi. 

Peki ne oldu?

Belki inanmayacaksınız ama sevgili arkadaşlarım 934 kişi adına toplanan temsilciler kurulu üyelerinin büyük çoğunluğu 1,5 milyon TL harcama yetkisini %70 oranında ve yetki almaksızın aşan ve 934 haneyi keyfiyetle borçlandıran bu yönetim ve onu denetlemekten sorumlu denetim kurullarını bir anda ve her türlü muhalif sese rağmen bir çırpıda ibra etti, borçlanmayı hoş gördü, ödemeye razı geldi ve bir denetim kurulu üyesinin tabiri ile helalleşti. Her ne kadar ben hakkımı helal etmesem de…

Arkasından daha da trajikomiği, yeniden yönetime aday olan ve haklarında C.Savcılığına tahkikat başvurusu yapılan eski yönetim; “bizim namusumuz, şerefimiz var, konu neticelenene kadar görevde kalmak istiyoruz” gerekçesini öne sürdü ve temsilciler kurulu tarafından tekrar göreve seçildi.

Sabrınıza teşekkür ederek ve yaklaşık 2500 kişinin yaşadığı bu toplu konut alanında yaşananlardan çıkardığım kıssadan hisseye gelelim; Asıl sizlerle paylaşmak istediklerim bunlar… Lütfen Bir hususa dikkat ederek okuyunuz. “İstisnalar kaideyi bozmaz”

  1. İnsanlar sürekli şikayet ediyor, her olaydan, her şeyden, her icraattan. Ancak iş, elini taşın altına sokmaya gelince sadece sessizce oturup seyrediyor. Fikrini bile beyan etmiyor,
  2. İnsanların menfaati zedelense ve ellerindeki, ceplerindeki para onlara sorulmadan harcansa dahi aman huzur bozulmasın diye gıklarını bile çıkarmıyor,
  3. Mazlum edebiyatı ve vicdanlara oynamak, kötü idarenin ve her türlü yanlışın üzerini örtmeye yetiyor.
  4. İnsanlar öğrenilmiş çaresizliğin esiri halinde davranıyor,
  5. İnsanlar maalesef düşünmüyor, irdelemiyor hatta dinlediğini anlamıyor ama çoğulcu, katılımcı demokrasiyi savunuyor. Başkası bana hükmedemez deyip, kölesi olacağı kendi hükümdarını kendisi iş başına getiriyor. 
  6. Tartışmaya katılmak, irdelemek, eleştirmek yerine birilerinin kendisi için en iyi olanı bulacağını ve yerine getireceğini umuyor. Yalnızca bu umudu pompalayana prim veriyor,
  7. Sanıldığının tam tersine insanlar birkaç kişilik tartışma ortamlarında gösterdikleri eleştiri cesaretini, kalabalıkların önünde sergileyemiyor,
  8. Ve bence en önemlisi konularla çok ilgili gözüküyor ama magazin ve dedikodu boyutunun ötesinde herhangi bir merak ve endişeleri de maalesef yok… 

Yani Acun Ilıcalı’yı bir kez daha tebrik ediyorum. Bana göre çağın dâhisidir. Şimdi konu ile ne alakası var diyenler, “yetenek sizsiniz” ve “o ses Türkiye” için SMS ile oy atmaya mecbur hissedenlerdir!.. İnsanların sürü psikolojisi Acun’un beyninden süzülerek nakte dönmüştür…

Özetle; Dünkü toplantı aslında ülkenin enteresan bir modeli idi. Hem kızarım hem de seçerim!.. 

Direniş duygusunu kaybederek yanlışı savunsalar da çoğunluktan yana kalmayı, dik durmaya yeğleyen ve refahı,  huzuru bu formülde arayan her birey er ya da  geç içinde yaşamak zorunda kalacağı çaresiz ve perişan bir toplumun üyesi olacaktır!.. Gerçek tehlike budur ve farkına varılması ancak birkaç nesil sonra bir şeylerin lehimize düzelmesi ihtimalini doğurur.

Artık ülkelerin top ve tüfekle işgal edilmediği açık.  İçeriden çökertmek, Biat kültürü ile sindirmek, sahte umutlarla sürüklemek, yanlışı doğru olarak yüksek sesle dile getirmek ve popülist politikalar gütmek, savaşınızı kazanmak için yetiyor da artıyor. 

Dünkü 7 saatlik sahneyi yaşadıktan sonra kimse bana “ülke elden gidiyor” demesin, sessizce gitsin ve pasaportunu değiştirsin. Daha samimi ve içten bir davranış olur…

Dünden Çıkardığım Dersler
Başa dön