4. Sanayi Devrimi Yolunda Kalibrasyonsuz Yürüyenler

4. Sanayi devrimi gerçekleştiği şu günlerde Türkiye 3. sanayi devrimine adapte olma çalışmalarına hızlı biçimde devam ediyor. Traji komik bir tespit olsa da maalesef ki içinde büyük bir gerçeklik payını da barındırıyor. 

Sanayi devrimleri, ilmi araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda yapılan icatların günlük hayat içinde kullanılmaya başlayacak kadar olgunlaşması ve insan gücüne dayalı hizmet ve görevlerin yerini alması sonucunda oluşur.  Peki Türk Sanayicileri  neden bu devrimleri çoğunlukla geriden izlemek zorunda kalır?  eminim ki hepimizin bu konuda bir sözü veya teorisi vardır. Ancak ben bu kez değişik bir bakış açısıyla konuyu ilişkilendirmek istedim.

Teknoloji her alanda nano boyutlara doğru ilerliyorken siz hala santimetre boyutunda bile hassasiyetle ölçemiyorsanız elbette sanayi devrimlerini bir film tadında ve  ” vay be! elin oğlu yapmış. helal olsun” kıvamında izlemek zorunda kalırsınız. Her ne kadar çok dikkatimizi çekmese de üretiminizi ya da hizmetinizi geliştirebilmenin yolu “ölçme” den geçer. Elbette doğru ölçemediğiniz şeyi de “iyileştiremez, geliştiremez”siniz. E hal böyle olunca da devrimlerin gerisinde kalmak ve sonradan adapte olmaya çalışmak da normal karşılanmalı.

Peki ne yapmalıyız? Doğru ölçmeyi ve ölçtüğümüz değerden yorum almayı öğrenmeliyiz. Bunun için aslında çok basit bir metod var. Ölçüm cihazlarınızın ve test düzeneklerinizin periyodik olarak kalibrasyonlarını yaptırmak. Bununla yetinmeyip iki kalibrasyon periyodu arasında ara kontrolleri sağlamak.

Türkiye’de çoğu işletmenin sadece ISO 9001 gibi bir standardın zorunluluğu olarak yaptırdığı ve bir sonraki periyoda kadar da kalibrasyon klasörü içinde özenle şeffaf dosyasında sakladığı kalibrasyon sertifikalarının ne işe yaradığına bir göz atalım isterseniz. Hem böylece gereksiz bir maliyet kalemi olarak gördüğünüz kalibrasyonun önemini daha iyi kavrar ve belki de kalibrasyon periyodunu daha sıklaştırmak istersiniz. 

Kalibrasyon sertifikalarında iki temel unsur vardır. Ölçüm sonucu ve belirsizlik değeri.
Ölçüm sonucu; ölçme sonucunda elde edilen değerdir. 
Belirsizlik değeri; Ölçüm sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanan sistematik ve rastgele hatalar meydana gelebilir. Ölçüm sırasında meydana gelebilecek hataların aynı anda olabilme olasılığı göz önünde bulundurularak bu bileşenler arasında istatistiki bir bağıntı tahmin edilmeye çalışılır. Başka bir değişle ilişki değeri hesaplanır. Bu değer ölçülen büyüklüğün ortalama değer etrafında bulunabileceği aralığı tanımlayan tahmini değerdir ve belirsizlik olarak ifade edilir. 

Ölçüm sonucunuz, ölçüm belirsizliği değeri ile birleşerek “Best Measurement Capability” (Düzeneğinizin En İyi Ölçme Kapasitesi) ortaya konur. Yani, ölçüm sonucu tek başına bir anlam ifade etmez ve belirsizlik değeri ile anlam kazanır.

Peki en temel belirsizlik bileşeni olan ölçme cihazınız için ölçüm belirsizliğini veren kim? Hizmet aldığınız Kalibrasyon Tedarikçiniz. Peki satınalmacınız bu hizmeti alırken fiyata verdiği önem kadar şunlara da önem veriyor mu? ISO 17025 akreditasyonu var mı? Sunduğu kalibrasyon hizmeti, akreditasyon sertifikasının kapsamında yer alıyor mu? Peki kalibrasyon sertifikasında beyan ettiği ölçüm belirsizlik değeri (en iyi ölçme kapasitesi) sizin süreçlerinizin tolerans değerlerinin limitleri içinde mi? Aman aman aman bunlara çok ama çok dikkat edin. Bu konudaki eğitime teknik elemanlardan değil satın almacılardan ve şirket yöneticilerinizden başlayın derim.

Çok mu karışık geldi? O halde basitleştirelim. Kilonuzu tartmak istiyorsunuz. Bir tarafta gr hassasiyetinde değer gösteren 100 kg kapasiteli bir elektronik terazi, diğer yanda kg hassasiyetinde 5 ton kapasiteli endüstriyel kantar. Birinde ölçümün belirsizliği gr. mertebesinde iken diğerinde kg. mertebesinde ölçüm belirsizliği karşınıza çıkacak. Peki ölçüm belirsizliği etkisinden haberi olmayan biri için ne farkeder? Yorum size kalmış…

Devam edelim. Kalibrasyon sertifikasındaki ölçüm sonuçlarına göre kullanıcı, cihazı kullanıp kullanmayacağına yada hangi şartlar altında kullanacağına karar verir. Yine biz elektronik terazimize dönelim ve ölçme yapalım.Terazinin’nin ekranında gösterdiği değer şu anda 67.5 Kg olsun. Cihaz 67.5 Kg gösterdiğinde aslında kaç Kg  gösterdiğine bakalım. Tabiki kalibrasyon sertifikasından yararlanarak. Sertifika üzerinde yaklaşık şöyle bir tablo göreceksiniz. 

Tablo’da görüldüğü gibi terazimizin 60 ve 70 Kg mertebesinde 1.1 Kg eksik tartıyor. Uygulamamız gereken düzeltme değeri +1.1 Kg .  Yani;

67.5+1.1=68.6 Kg (düzeltilmiş değer)

Bir an şunu düşünün günde 500 defa bu terazi ile tartım yapıyorsunuz ve ölçümden kaynaklı zararınız = 550 Kg

Şayet kalibrasyon sertifikanız şık dosyalar içinde duruyorsa siz malesef bu zararın farkına bile varmadan iki sayfa kağıda (kalibrasyon sertifikasına) çok para ödediğinizi düşünerek hayıflanmaya devam edeceksiniz. Daha Kg mertebesindeyiz. Ya nano mertebesine gelirsek? 4.Sanayi Devrim’in deki rolümüz ne ola?

Konu çok uzun, detaylı ve gerçekten teknik. Burada teknik şov yapmaya gerek yok. Meraklısına, öğrenmek isteyene internette kaynak sınırsız. Hiç bir kaynak bulamıyorsanız ya da nereden başlayacağınızı, sürecinizi nasıl iyileştireceğinizi bilemiyorsanız özelden iletişime geçebilirsiniz. 

Sanayi 4.0 devrimini yakalayabilmek için öncelikle ölçme konusunda iyi değil çok iyi olmak ve bu ölçme bilgisi tabanında bir ar-ge altyapısı geliştirmek Türkiye olarak şansımızı artıracaktır. 2023 hedefine bu donanımdan mahrum olarak erişmeye çalışmak teknoloji devrimini bizden önce tamamlamış ülkelere maddi kaynak aktarmaktan öteye geçemez. Netice; “eller gider aya biz yine yaya”. Aman bu defa böyle olmasın…

4. Sanayi Devrimi Yolunda Kalibrasyonsuz Yürüyenler
Başa dön