Tüm Dünya Aralık 2019’dan bu yana artan bir şiddet ile devam eden COVID-19 salgını ile mücadele ederken bir takım alışkanlıklarımızı sağlık ve güvenlik nedeni ile değiştirmek zorundayız. Sosyal izolasyon politikaları tüm devletlerin birinci sıradaki gündem maddesi haline geldi. Bu politikalar kapsamında Türk tipi yaşam tarzının çokda alışık olmadığı konulardan biri evden çalışmak. İçinden geçmekte olduğumuz süreç vesilesi ile Home Office ya da Evden Çalışma deyimini sık kullanır olduk.
Peki nedir bu evden çalışma meselesi? Şayet evden çalışabiliyorsak neden bu güne kadar saatlerce trafik derdi çekip ofislere, fabrikalara taşıdık kendimizi. Öncelikle belirtmek gerekir ki doğası itibari ile her iş kolu evden çalışmayı desteklemiyor. Örneğin, fiziki tedarik, üretim ve fiziki dağıtım süreçleri neredeyse imkansız başlıklar. Ofis işlerinin ise evden yürütülmesi mümkün gözüküyor. Tabi net bir kategorizasyon yapmak doğru bir yaklaşım değil ve üstelik her işletme kendi ihtiyaçlarını en iyi tespit edebilecek konumda. Bu yazının amacı da kimseye nasıl çalışacağını ya da hangi platformları kullanacağını öğretmek/önermek değil.
Dikkat çekmek istediğim konu, insan unsuru ve insanın doğası… İnsanı odağına almadan tasarlanan çözümlemelerin başarıya ulaşma ihtimali sıfır.
Madde 1. Gözden uzak olan genellikle akıldan da uzak olur. Takımınız için bu gerçek bir sorun olabilir. Bu sebeple mantıklı çözümler üretmek ve işinizi, Uzaktan Çalışma=Keyfiyet algısından uzaklaştırmak gerekir.
Madde 2. Yalnızlık insanları daha az motive ederken daha az üretken hissettirebilir. Ekibinizle evden iletişim kurduğunuzda, mümkün olduğunca yüz yüze ve anında görüntülü görüşmeler yapmak “daha zengin” iletişim olabilmesi için yardımcı olur. Ayrıca size ulaşabildiklerini biliyor olmak ekip arkadaşlarınıza güç verecektir.
Madde 3. Bir dizüstü bilgisayar ile yatakta yatmak yerine, daha bilinçli bir şey denemelisiniz. Bu, dikkat dağıtıcılardan uzak bir köşeye bilgisayarınızı taşımak, ve ofis masanızdaki gibi dik bir sandalyede oturmak kadar basit bir çözüm olabilir.
Madde 4. En önemlisi evi paylaştığınız aile bireylerinizin sizin çalıştığınızı, meşgul olduğunuzu anlamalarını sağlamalısınız. Örneğin kapı kapalı ise bu çalıştığınız anlamına gelir. Bunu onlara söylemelisiniz ve destek istemelisiniz çünkü bu onların da alışık olmadığı bir durum.
Madde 5. Kendinizi ve çevrenizdekileri izole hissetmekten koruyun ve bu duygudan kaçının. Uzun süreli izolasyon da moral ve üretkenliği etkileyebilir. Bu nedenle ekibinize, video görüşmesinde sanal bir parti gibi alışılmadık bir şekilde normalleşme ve arkadaşlık sürdürme imkanları sağlayabilirsiniz.
Tabiki yapılması gerekenler bundan ibaret değil ama bunları düşünmek ve planlamak sanırım gelecek günleri daha organize ve hazırlıklı karşılamak için iyi bir başlangıç noktası olacaktır. Zira bu virüs salgını nedeniyle hızlıca tanıştığımız evden çalışma kavramı gitgide hayat standardı haline gelebilir.
Hazırlıklı olanların inşa edecekleri bir gelecekte yaşayacağımızı unutmamalıyız. Türk toplumu zorlanmadan çalışmaya ve üretmeye çok alışık bir karakterde değildir. Harekete geçmek için çoğunlukla bir lidere ihtiyaç duyar. İşte bu nedenledir ki bu yazıyı okuyanların lider sorumluluğunu hissederek ekibini motive etmesi ve hazırlaması önemlidir.
Hepimize sağlıklı ve verimli günler ve başarı dolu bir gelecek temennisiyle